27 Ağustos 2017 Pazar

  AKAD DEVLETİNİN ANADOLU’YA SEFERİ

Uygarlık tarihinin araştırılmasında şüphesiz en temel ve güvenilir kaynak yazılı belgelerdir. Yazı Mezopotamya temelli bir olgu olarak karşımıza çıkmıştır.  Yazının yayılışı ve yaygınlaşmasını tetikleyen en önemli unsur olarak da biz araştırmacılar ticaret olgusunu bambaşka bir yere koymaktayız. Çünkü ticaret çeşitli ırk ve dine mensup insanların etkileşime geçtikleri ve birbirlerini etkiledikleri ve birbirlerinden etkilendikleri bir yapı olarak kültür sanat ve dinin yayılışında en önemli paya sahiptir. Anadolu’ya yazının gelmesinin kökeninde de ticaret ilişkisini görmekteyiz. III. Binyılın son çeyreğinde Mezopotamya’da güçlü bir siyasi yapı olarak Akadları görmekteyiz. Bu krallık tüm Mezopotamya’yı ele geçirip hatta Mezopotamya dışına bile sefer yapıp yağma hareketine girişen bu kavim kısa zamanda çok güçlü bir siyasi yapıya kavuşmuştur. Özellikle Akadlı Sargon liderliğinde Anadolu’ya yapılan seferler bize paha biçilmez bilgiler sunmakta olup daha henüz yazının ulaşmadığı bu toprakların nasıl bir yapıda olduğunu da bu sefer sonucunda görebilmekteyiz.
Anadolu’ya dair bilgi veren en eski belge konumunda olan Şar-Tamhari (mücadelenin kralı) ismiyle anılan yarı efsanevi metinlerdir. Yüzyılımızın başında yapılan kazılarda Mısırda Tel El Amarna’da Mezopotamya’da ve Boğazköy arşivlerinde nüshaları bulunmuştur. Bu nüshalar arasında en iyi korunmuş olanı Tel El Amarna arşivine ait olan belgedir. Metin genel olarak şöyle başlamaktadır: günümüzde Aksaray ilinde bulunan Acemhöyük’le lokalize edilmek istenen Purushanda’da ticaret yapmakta olan tüccarların Sargon’un sarayına gelerek adı geçen bu yerleşim yerinden şikayetçi olup Sargon’dan yardım istemeleri ve ardından Sargon’un seferi çıkması anlatılmaktadır. Bu seferin temel nedeni tüccarların şikayeti gibi gözükmektedir. Şüphesiz bu seferin başka sebepleri de mevcuttur. Lakin metnin bize sunduğu görünür bilgiler bundan ibarettir. Özellikle metinde Sargon’a Purushanda’ya yapacağı bir seferin zorlukları anlatılmakta seferin çok zahmetli olacağı belirtilmektedir. Arkasından tüccarların Sargon’un huzuruna çıkarak yardım istemeleri söz konusudur. Sargon’un suali üzerine ikince kez Purushanda’ya değin yolların zorlukları anlatılmaktadır. Metnin ilerleyen bölümlerinde Nur-Daggal isimli bir kralın (muhtemelen Purushanda kralı ) askerlerine hitap ettiği ve Sargon’a meydan okur tarzdaki söylemleri yer almaktadır. Söylemlerin hemen arkasından metnin devamında Sargon’un ciddi bir güçlükle karşılaşmadan kendi ele geçirdiği anlatılmaktadır. Kentin surlarını da yıktığını söyleyen Sargon’un Nur-Daggal’i huzuruna çağırarak onu azarlaması söz konusudur. Tel El Amarna nüshasında her ne kadar Purushanda kentinin adı Nur-Daggal isimli bir kraldan söz edilse de bu kişinin Purushanda kralı olup olmadığını bilememekteyiz. Lakin metinde kral Sargon’un tüccarlara Purushanda’ya değin yolları sorması tüccarlarında bu yolların güçlüklerini anlatması bize  sefer yapılan bu kentin Purushanda olabileceğini göstermektedir. Diğer bir kanıt ise Boğazköy arşivlerinde ele geçen KBo XXII 6 no’lu fermanda “Nur dahhi LUGAL KUR PURUSHANDA” ifadesinin okunması bize ikinci ihtimalin daha baskın olduğunu göstermiştir.
Asur Ticaret Kolonileri dönemine ait olarak Kültepe’de gün ışığına çıkarılmış olan Akad’lı Sargon’un Anadolu’ya yapmış olduğu bir başka seferi konu alan Eski Asur Lehçesiyle kaleme alınan hikaye içerikli bir metin ele geçirilmiştir. Bu metinde Kanişten bahsedilmekte ve özellikle Hattum’luların cezalandırıldığı anlatılmaktadır. Metnin tercümesi şöyledir:
Metnin tercümesi şöyledir:
1-3) Sarru-kin, Akad kralı, dört(cihanın kralı),kuvvetli kral.3-5 tanrıların görüşmeleri üzerine tanrı Adad ona güç verdi. 5-7 doğudan batıya(metinde güneşin doğuşundan batışına)kadar bütün ülkeleri zapt ettim ve 8-9 bir günde 70 şehri yendim.10-11 onların krallarını yakaladım ve şehirlerinin mahvettim. 11-13 gücün beyi Adad ve mücadelenin sahibesi İstar’a yemin edeyim: 13-14 ceylanı gördüm ve tuğlayı yere attım ve 14-15 hızla hareket ettiğim sırada kemerim kırıldı ve 16-17 sarumu koydum ve süratle hareket edip ceylanı yakaladım.17-18 tuğlayı sudan çıkardım. 18-19 Adad ve İstar’a yemin edeyim: 19-20 her gün bin sığır ve 6 bin koyun kestim. 21-227 bin muharibim, her gün önümde yiyecekleri  göğüs eti 23-24 3 bin habercim, yiyecekleri sağrı eti(ve) 25-29 bin seçkin adamım her gün doyuncaya kadar yiyecekleri butlar (yüzünden) ……itiraz ettiler ve 30-31 7 bin muharibim göğüs eti yedi.31-33 geri kalana göğüs eti yetişmedi ve 33-35 bu yüzden onun k su olan kusamanum sığırını kesti ve 38-40 bu sebepten onun kusuru olarak 100 sığır ve 200 koyun kesti ve kölelerimi doyurdum.  40-41 Adad ve İstar’a yemin edeyim  41-43 7 yıl bir buçuk ay karanlıkta askerlerimle birlikte oturdum. 44-47 ayrılışımda akik ve Lapis lazuli’yi kamışa bağladım ve ülkeye paylaştırdım. 47-50 Amanos dağlarını ikiye ayırdım ve onların arasına kazık gibi heykelimi diktim. 50-51 tukris kralını bir posta sardım. 52-53 Haturalıların sanki onların babası gibi …… 57-59 kilarlıların başlarını bir sırımla bağladım..59-60 diğer taraftan Kanişlilerin sutuhhumunu serbest bıraktım. Hattumluların kafalarının ortasını traş ettim.61-62 Luhmuların .…..onların sutuhhumunu gönderdim. 63 göklerin 13 zirvesine elimle dokundum. 63-64 niçin tablette artırayım. 64 Anum beni reddetmedi. 64-66 ben kral olarak yukarı aşağı ülkeyi ele geçirdiğim için, kral Adad adaklarımı artırsın. 
Şüphesiz Sargon yapmış olduğu icraatlar nezlinde önemli bir kral olup kendinden sonraki krallara emsal teşkil etmiştir. Öyle ki Hitit devletini kuran I.Hattuşili Fırat kenarında olduğu tahmin edilen Hahha kentine yapmış olduğu seferde Fırat’ı kasdederek kendinden önce Mala nehrini sadece Sargon’un geçtiğini söylemekle kendisini Sargon ile karşılaştırmış ve yapmış olduğu bu seferin önemini vurgulamak istemiştir. elbette burada Akad’lı Sargon’un yaptığı Anadolu seferine de bir gönderme olup Hattuşili yüzyıllar sonra bu sefere cevap vermiş gibidir. Yukarıda genel olarak içeriğini verdiğimiz Şar-Tamhari (mücadelenin kralı) metninde Anadolu’nun protohistorya’sı üzerinde durulması gereken konular şunlardır: bu hususlardan ilki il Tunç çağı Anadolu’sunda Akad’lı mı yoksa yerli tüccarlar mı olduğu belirlenemeyen fakat  Anadolu ile Mezopotamya arasında aktif bir ticaretin var olduğunun bilinmesidir. Bu kadar erken bir dönemde uzak mesafeler arasında ticaretin bu denli gelişmiş olması çok önemli bir olgudur. Organize olup kral Sargon’a şikayet edecek kadar düzenli ve iyi organize olmuş bir ticaret söz konudur.Sargon’a şikayetlerini ileten tüccarların bu şikayetlerine konu olan Anadolu’da yerli bir kraldır. Bu kralın Nur-Daggal olduğu ve kendine bağlı askerlerinin bulunduğu surlarla çevrilmiş bir kentin olduğu ve Sargon’un bu surları yıkarak kenti ele geçirdiğini öğreniyoruz. Metnin Hititçe nüshalarında görülen kral ifadesi onun bir kent devleti olduğunu ortaya koymaktadır. Buradaki tüccarların Anadolulu olması ve bu kadar uzun mesafeleri kat edip dönemin güçlü devleti olan Akad kralından yardım istemeye gidecek kadar organize olmaları söz konusudur. Bu tüccarların Mezopotamya’lı olduklarını düşünsek dahi yine de o devirde organize bir ticareti görmekteyiz.
Akadlı Sargon’dan sonra da Mezopotamya ve Anadolu arasındaki bu ilişki bir süreliğine kesintiye uğradıysa da daha sonra bu ilişki Sargon’un oğlu Naramsin zamanında tekrardan kurulmuş ve Naramsin Anadolu’ya bir sefer yapmıştır. Bu sefer Anadolu’daki bir krala karşı değil bir koalisyona karşı yapılmıştır. Naramsin tarafından yapılan bu seferde Anadolu hakkında altın değerinde bilgiler edinmekteyiz. Bu bilgilerle bizler Anadolu’nun parçalı bir şehir devletleri yapılanması tarafından örgütlendiği, bu şehir devletlerinin birbiri ile çıkar çatışması şeklinde çekişmelerinin olduğunu bu şehirlerin surlarla çevrildiği ve kendilerine ait ordularının olduğunu öğrenmekteyiz.
Yukarıdaki metinden de görüldüğü üzere daha bu dönemde Anadolu Mezopotamya ile ticaret vesilesi ile ilişkiye girmiş ve bu ticari çıkarlar Mezopotamya’da kurulan Akad devletini Anadolu içlerine kadar sürüklemiştir. Şüphesiz bu sürükleniş bizlere çok kıymetli bilgiler sunarak Anadolu’nun prehistorik devirlere  girmesini sağlamıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HATTUŞİLİ'NİN VASİYETNAMESİ

                                HATTUŞİLİ’NİN VASİYETNAMESİ ‘Büyük kral Tabarna soylular topluluğuna ve ileri gelenlere seslend...